DEPRESYON TEDAViSi

13 Eylül 2010

Depresif kişiler genellikle kendilerine, geleceğe ve dünyaya ait olumsuz düşünceler taşırlar. Depresyonun hafif, orta ve ağır olarak çeşitli sınıfları vardır. Hastalığın neresinde olursanız olun, yapmanız gereken şey, düşünce şeklinizi değiştirmektir



Danışan: Geçenlerde gazetede depresyonla ilgili bir yazı okudum. Birçok şeyin bana uyduğunu farkedince size gelmeye karar verdim.
Dr. Başak: Neler size uyuyordu, hatırlıyor musunuz?
Danışan: Depresyonun semptomlarıyla ilgili bir liste vardı. Aklımda kaldığı kadarıyla, “İştah veya uykuda değişiklikler, ilgi azalması, zevk alamama, enerji seviyesinde azalma, dikkat ve algıda bozukluklar, düşük özgüven, suçluluk duygusuyla ölüm düşünceleri” olan kişilerin depresyonda olabileceklerini söylüyordu. Ölüm düşüncelerim yok ama gerisi bana uyuyor. Yani son zamanlarda hiçbir şeyden keyif alamıyorum, aşırı yiyorum, uykularım yetmiyor, evde işler aksadığı için de kendimi suçluyorum.

Yazının Devamı

ÇOCUKLAR iÇiN POZiTiF DiSiPLiN

6 Eylül 2010

Çocuklar okula başlarken aile kurallarını gözden geçirelim. Unutmayalım, kuralları olan çocuklar daha mutludur

Danışan: Okulların açılmasına az kaldı ama ben oğlumu ve kızımı uzun bir yaz tatilinden sonra okula nasıl hazırlayacağımı bilemiyorum. Genelde söz dinleyen çocuklar ama bu yaz düzenimiz epey bozuldu. Şimdi tekrar düzene sokmak çok zor olacak.
Dr. Başak: Çocuklarınız kaç yaşlarında?
Danışan: Kızım 12, oğlum da altı.
Dr. Başak: Kızınız ergenliğe girmek üzere, oğlunuz da ilkokula başlayacak. İkisi için de zor bir dönem.
Danışan: Ergenlik meselesini unutuyoruz bazen. Kızım eskiden çok daha fazla sözümü dinlerdi ama şimdi ne söylesem “Hayır” diyor. “Okul başlamadan önce kitaplarını, odanı, giysilerini elden geçir” dedim, “Şimdi canım istemiyor, okulu düşünmeye hazır değilim” diye itiraz etti. Gerçekten hiç alışık değilim onun böyle karşı gelmesine. Oğlan da ablasını örnek alıyor işin kötüsü. İkisi de uslu, söz dinleyen çocuklar iken, şimdi asi, tembel, düzensiz çocuklar oldular. Neden böyle değiştiler anlamıyorum?

Yazının Devamı

EVLiLiKTE AŞK BiTiNCE

30 Ağustos 2010

‘Eskimek’, çocuk sahibi olmak ve hayatın yoğunluğu evliliklerde çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmasına yol açabilir. Eşinizin uzaklaşmasına kızmak ya da çözümü başka aşklarda aramak yerine, aranızdaki mesafeleri kapatacak ilk adımı siz atın


Danışan: Evliliğimizle ilgili sorunlar yaşıyoruz. Bunun için belki de çift terapistine gitmeliydik ama eşim terapiyi kabul etmedi. Bu nedenle ben tek başıma geldim.
Dr. Başak: Eşiniz yardım almayı neden kabul etmedi?
Danışan: Çünkü ona göre ilişkimizde önemli bir sorun yok, bütün evli çiftler aynı şeyleri yaşıyor. Ama aramızda aşk kalmadı ve böyle devam etmek istemiyorum. Ona da söyledim ama beni ciddiye almıyor.
Dr. Başak: Bu konu sizi epey üzmüşe benziyor.

Yazının Devamı

YA EVLENEMEZSEM!

23 Ağustos 2010

Danışan: Kendime bile itiraf edemediğim bir şeyi sizinle paylaşmak istiyorum: Ben evlenememekten, ömür boyu yalnız kalmaktan, kısacası ‘evde kalmaktan’ korkuyorum.
Dr. Başak: “Kendime bile itiraf edemediğim” dediğinize göre sizin için konuşması zor bir konu olmalı.
Danışan: Evet çok zor ve artık beni çok mutsuz ediyor, özellikle arkadaşılarım birer birer evlenirken.
Dr. Başak: Yaz aylarında düğünler de çoğalınca bugünlerde birçok kişi kendi durumunu gözden geçiriyor ve umutsuzluğa kapılıyor.
Danışan: Gerçekten öyle, bu yaz tam dört arkadaşım evlendi. Bir de geçen hafta 35 yaşıma bastım, iyice bunalıma girdim. Çok umutsuzum ve bu işi kafama çok takıyorum. En sonunda size gelmeye karar verdim. Evlenmeyi bırakın, uzun zamandır doğru dürüst bir erkek arkadaşım bile yok. Ne zaman kız arkadaşlarımla bir araya gelsek, konu eninde sonunda aşka ve ilişkilere geliyor. Kimi ‘muhteşem’ ilişkisini, kimi de yaşadığı en son aşk macerasını ballandıra ballandıra anlatıyor. Bir bakıyorum, uzun zamandır ilişki yaşamayan tek kişi ben kalmışım. Neden ben de düzgün bir erkekle tanışamıyorum veya düzgün bir ilişki yaşamıyorum anlamıyorum. Bu iş, kadınlar için çok zor.
Dr. Başak: ‘Düzgün’ bir

Yazının Devamı

PANiK ATAĞI KALP KRiZiYLE KARIŞTIRMAYIN

16 Ağustos 2010

Psikolojik bir rahatsızlık olan panik atak, fizyolojik hastalıkların alt yapısını oluşturabilir. Çarpıntı, nefes alamama ve göğüs ağrısıyla başlayan panik atak, çoğu zaman kalp krizi geçirdiğinizi düşünmenize yol açar

Danışan: Umarım, siz geldiğim en son doktor olursunuz. Bu hafta çok doktor gezdim de... Neyse, en baştan anlatayım neler olduğunu. Perşembe günü akşam yemeğinden sonra arkadaşlarla otururken birden nefes alamaz oldum, kalbim sıkıştı, sanki kolum uyuştu. Eşim yanımdaydı, ona söyledim. Kalp krizi geçirdiğimi düşündük, beni arabaya koyduğu gibi en yakın hastanenin aciline götürdü.
Dr. Başak: Geçmiş olsun. Şimdi her şey yolunda mı?
Danışan: Hem evet hem de hayır. O gece acilde hemen aletler takıldı, tahliller yapıldı, kalp doktoru beni iyice kontrol etti ve kalp krizi geçirmediğimi, eve gidebileceğimi söyledi. Daha detaylı bir kontrol yapıp emin olmak için de ertesi güne randevu verdi. Eşim de ben de önce rahatladık ama benim içimdeki kuşku bitmedi, çünkü bana sorarsanız bu tam bir kalp kriziydi.
Dr. Başak: Ertesi günkü randevunuza gittiniz mi?
Danışan: Gittim. Bütün gün çeşitli tahliller yaptılar. Her şey çok iyi çıktı, çok şükür.

Yazının Devamı

EVET DEMEDEN ÖNCE

9 Ağustos 2010

Evlilik teklifi aldığınızda, kafanızda soru işaretleri beliriyorsa, tedirginseniz gerçekçi olun. Birbirinize soracağınız birkaç soruyla ilişkinizi daha sağlam temeller üzerine oturtabilirsiniz

Danışan: Erkek arkadaşım geçen hafta evlenme teklif etti. Önce çok sevindim, çünkü onu çok seviyorum. Ama sonra içimi bir korku sardı. Acaba benim için doğru insan mı? Ömür boyu mutlu olabilir miyiz? Ya ilerde anlaşamazsak? Bunun gibi yüzlerce soru aklıma geliyor. Etrafımda o kadar çok boşanan var ki...
Dr. Başak: Evlilik arifesindeki tüm insanlar gibi sizin de bu soruları sormanız, kaygılanmanız çok normal. Bunların cevabını beraber bulmaya çalışabiliriz. Önce ilişkiniz hakkında birkaç soru sormak istiyorum. Ne kadar zamandır tanıyorsunuz birbirinizi?
Danışan: Yaklaşık üç ay oldu.
Dr. Başak: Onu tam olarak tanıdığınızı söyleyebilir misiniz?
Danışan: Ona aşık olduğumu söyleyebilirim ama tam olarak tanıdığımı söyleyemem. Daha üç ay oldu tanışalı. Tanımaya devam ediyorum diyebilirim.

Yazının Devamı

HAYIR DEMEKTEN KORKMAYIN!

2 Ağustos 2010

Duygularınızı, isteklerinizi, düşüncelerinizi veya tercihlerinizi ifade etmeniz gereken durumlarda kendine güvenli, dürüst, açık, kararlı, net ve aktif tutum sergileyin. Pasif ya da agresif olmadan iletişim kurmak, yani 'asörtif' davranmak işin püf noktası

Danışan: Size gelmemi fizik tedavi doktorum tavsiye etti. Ona belimdeki ağrılar için gitmiştim. Belim iyileşti ama baş ağrılarım bir türlü geçmek bilmiyor. Bir gün uzun uzun konuşup dertleşmiştik. Ona ailemden, iş hayatımdan, yaşadığım sıkıntılardan bahsetmiştim. Çok hassas bir insan olduğumu bilir. O gün, geçmeyen baş ağrılarımın psikolojik olabileceğini söyledi.
Dr. Başak: Çok hassas bir kişi olduğunuzu söylemiştiniz, iş yerinde veya aile içinde çıkan sorunlardan oldukça etkileniyorsunuz anlaşılan.
Danışan: Hem de çok. Etrafımda huzursuzluk çıkmasın diye pek ağzımı açmam ama bazen o kadar çok alttan alıyorum ve içime atıyorum ki... Sanıyorum o yüzden akşam olduğunda başım çatlayacak gibi oluyor.
Dr. Başak: İçinize attığınızda veya alttan aldığınızda ne hissediyorsunuz?
Danışan: İçimde insanlara karşı bir kızgınlık oluyor, hakkım yenmiş gibi hissediyorum. Ama yine de susmayı tercih ediyorum. Kavgayı, tartışmayı

Yazının Devamı

TATiL PSiKOLOJiSi

26 Temmuz 2010

Yoğun tempoda çalışan insanlar işte yaşanacak sorunlar yüzünden tatile çıkmak istemeyebilir. ‘Tükenmişlik sendromu’na yakalanan bu kişiler, bedenlerinin ve ruhlarının molaya ihtiyacı olduğunu unutmamalı
Danışan: Tatile çıkmak istemiyorum. Bu çok mu garip bir şey Allah aşkına? Eşim beni yedi bitirdi: “Sen ne biçim adamsın, tatile çıkmak istemeyen insan olur mu?” diye. En sonunda da beni size yolladı.
Dr. Başak: Tatilden zevk almıyor musunuz, yoksa işleriniz mi çok yoğun?
Danışan: İkisi de. İşlerim her zaman çok yoğun. Hadi biraz bıraktım diyelim, aklım işte kalacak, hem kendimi hem de etrafımdakileri rahatsız edeceğim.
Dr. Başak: En son ne zaman tatil yapmıştınız?
Danışan: En son iki sene önce bir haftalığına güneye gitmiştik. Doğrusunu söylemek gerekirse burnumdan gelmişti. İştekiler bir gün rahat bırakmadı. Ben zaten rahat bir adam değilim ki... Onlar aradıkça iyice huzurum kaçtı. Gittiğimiz yer bir şeye benzemiyordu zaten. Yani hem param boşuna gitti hem de işlerden uzak kaldık.
Dr. Başak: Tatili neredeyse bir sorun gibi anlattınız. Aslında haklı olduğunuz noktalar da var. Tatil ‘hafiflemeyi’ çağrıştırdığı halde, hiç de hafife alınacak bir durum değil. Ciddi bir ön

Yazının Devamı