Kaza üzücü, nakit gişelerini bir an önce kaldıralım

31 Temmuz 2009

O FOTOĞRAFLARA kaç kere baktım bilemiyorum. Sonra videosuna...
Bilgisayar ekranıma dakikalarca bakakaldım.
Bir yandan da ajanslardan geçen haberlere bakıyordum.
“Otoban gişesinde inanılmaz kaza...”
Ve haberin ayrıntıları...
“Bir alışveriş merkezinin bölüm şefi Ali Sünger, eşi ve yeni doğan bebeğini yanına alarak otomobiliyle Çeşme İlçesi’nde denize girmek için yola çıktı. Dokuz yıl sonra dünyaya gelen bebeğine kavuşmanın sevincini yaşayan Sünger, otoyolu kullanmak istedi. Giderken otomatik geçiş sisteminin bulunduğu gişeden geçen Sünger, fiş almadan geçtiğini farketti. Otomobili hemen yolun sağına parkeden Sünger, unuttuğu fişini almak için gişelere doğru yöneldi. Cihazların otomobil olmadan fiş vermediğini bilmeyen Sünger, birkaç denemede bulundu.
Bir türlü fişini alamayan Sünger, başka bir gişeye doğru ilerlerken, İzmir’den gelip otobana giriş yapan otomobilleri kontrol etti. Ancak, fiş almak için yöneldiği gişenin, Çeşme’den gelip çıkış yapan otomobillerin güzergahı

Yazının Devamı

Kritik bir maçı Alsancak’ta mı Atatürk’te mi oynarsınız?

30 Temmuz 2009

DOST acı söylermiş.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener de bunu yapıyor.
Yazı İşleri Müdürümüz Özgür Kaynar’ın sorularını yanıtlayan Özgener diyor ki...
“Konya, aralıkta stat projesini açıkladı, yakında yapımına başlanacak. Bursa stadını ekimde yıkıp yenisini inşa edecek. Antalya’nın projesi de, yeri de hazır. Kayseri hazır durumda. Yedek şehir Adana da stat yapacak. İzmir bir stat bile yapamayacaksa, futbolun önemini kaldıramıyor, konuşacak birşey kalmamış demektir. İzmir, elini çabuk tutmalı. Yoksa çok şey kaybedilecek...”
Bu sütunlarda defalarca yazı yazdım.
Kimsenin gündeminde bile yokken, “İzmir başarıyı istiyorsa işe stattan başlamalı” yorumunu yaptım.
Alsancak Stadı’nda ya da Atatürk’te rahatlıkla maç seyredebiliyor musunuz?

Yazının Devamı

Yeni dünyalar kurmak!

29 Temmuz 2009

GEÇENLERDE Tülay ve Gültekin Yazgan çiftini yazmış; Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı’ndan bahsetmiştim.
Gültekin Yazgan, Braille alfabesini ve nota sistemini öğrendikten sonra dışarıdan ilkokul, ortaokul ve lise bitirme sınavlarına girip hukuk fakültesini tamamlamıştı. İngilizce öğrenmiş; o dönemde hiçbir kabartma kitap olmadığı için eline geçen İngilizce kitapları kabartma yazıya çevirmişti. Aynı şeyi hukuk fakültesinde okurken hukuk ders kitaplarını kabartma yazıya aktararak yapmıştı.
Sonrasında yıllarca hem Ankara Körler Okulu’nda ve Akşam Ticaret Lisesi’nde öğretmenlik hem de avukatlık yapmıştı.
Asıl önemli olan, Yazgan’ın yurtdışında İngiltere’de, ABD’de gördüklerini Türkiye’de de yapmak istemesiydi.
Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı işte böyle bir ruh haliyle kurulmuştu.
Kitaplık; ilk, orta ve yüksek öğretimde okuyan yaklaşık 2 binden fazla öğrenciye ulaşmıştı.
Kamu Personel Sınavı’na, yüksek öğretime giriş sınavına, liselere

Yazının Devamı

Balıkesir’in Mustafa Necati vefası...GEÇENLERDE haberini vermiştik.

28 Temmuz 2009

GEÇENLERDE haberini vermiştik.
Gündemin yoğunluğundan birçok haber gibi satır aralarında kalıp gitti.
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi uzmanları, milli mücadele döneminin önemli yayın organı “İzmir’e Doğru” yu yeniden yorumlayıp yayına hazırlıyorlar.
“İzmir’e Doğru” Milli Mücadele’nin sembol yayınlarından biridir.
O yüzden geleceğe ışık tutması açısından bu hizmetin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bağımsızlık yanlısı yayınlarıyla kurtuluş ateşine katkıda bulunan gazetenin nüshalarının çevirisi 542 sayfa tuttu. İki cilt eylül ayında yayımlanacak.
Gazetenin çıkarılması, 22 Eylül 1919 tarihinde düzenlenen Üçüncü Balıkesir Kongresi’nde kararlaştırılmıştı.

Yazının Devamı

Denize çıkan sokakları bulmak

26 Temmuz 2009

GÖZLERİMİ kapattım; ben de o muhteşem koroya eşlik ettim. “Aşk yeniden, Akdeniz’in tuzu gibi; aşk yeniden, rüzgarlı bir akşam vakti; aşk yeniden, karanlıkta bir gül açarken... Aşk yeniden, ürperen sahiller gibi; aşk yeniden, kumsalların deliliği; aşk yeniden, bir masal gibi gülümserken...”
Hava sıcak, gökyüzü muhteşem...
Karşımda Derya Köroğlu... Yeni Türkü çalıyor, söylüyor.
“Bana bir masal anlat baba, içinde denizler, balıklar, yağmurla kar olsun, güneşle ay... Baba bir masal anlat bana, içinde bütün oyunlarım, kurtla kuzu olsun, şekerle bal... Anlatırken tut elimi, uykuya dalıp gitsem bile, bırakıp gitme sakin beni... Bana bir masal anlat baba, içinde tüm sevdiklerim, içinde İstanbul olsun...”
Derya Köroğlu, ikinci nakaratta “İstanbul” un yerine “İzmir”i söylüyor.
Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu’nda espriler patlıyor ardı ardına... “İzmir değil Karşıyaka...”
“İzmir’in kalbimizde yeri bambaşka...” diyor Köroğlu.

Yazının Devamı

“Tek adam yönetimi İzmir’e uymaz...”

25 Temmuz 2009

GEÇENLERDE İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, çok hoşuma giden bir söz söyledi.
“Tek adam yönetimi İzmir’e uymaz...”
Kocaoğlu bu sözleri kendisini ziyaret eden Alman gazetecilere söylemiş.
Ve eklemiş.
“Eğer projelerinizi hemşehrilerinizle paylaşarak gerçekleştirmez ve onların onayını almazsanız; son karar sizin de olsa, bu yetki en fazla beş yıl sizde kalır. İzmir, demokrasinin en iyi oturduğu bir kenttir. İzmir’de tek adam yönetimi mümkün değildir. Bu nedenle biz de katılımcı demokrasiyi geliştirerek uygulamaya çalışıyoruz.”
Son derece yerinde ve kamuoyunun beklentilerine uygun bir yorum...
Peki bu anlayış sadece İzmir için mi geçerli olmalı?

Yazının Devamı

500 büyüğün cirosunun yüzde 24’ü Ege’den

24 Temmuz 2009

İSTANBUL Sanayi Odası tarafından açıklanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2008 Yılı Raporu”nda Ege’yi ilgilendiren şu ayrıntılar var.
İlk 500’de 75 Egeli bulunuyor.
Bunların 48’i İzmirli...
Firmaların bazıları İstanbul veya başka şehirde kayıtlı görünmesine rağmen üretimlerinin tamamı veya bir kısmı bölgede yapılıyor.
Listeye Ege’de bulunan bu şirketlerimizi de dahil ettim.
2007’de 86 Egeli firma bulunuyordu.
Başka ayrıntılara da bakalım.

Yazının Devamı

Özfatura haksız mı?

23 Temmuz 2009

İZMİR Büyükşehir Belediye eski Başkanı Burhan Özfatura’nın sözlerini Yazı İşleri Müdürümüz Özgür Kaynar’ın kaleminden okuyacaksınız.
Ne diyor Özfatura...
“İzmir turizmde yıllar önce büyük atılım yapacaktı. Çok yazık oldu... Ülkelerindeki, tıpkı İzmir gibi bir körfez kenti olan Baltimore’un yat limanını uygulamak için heyecanlanan ABD’lileri de küstürdük. Bunun üzüntüsünü hala yaşıyorum...”
Haksız mı Özfatura?
İster Baltimore hedefi koyun, ister Barselona, isterse Milano...
İzmir kendine yeni bir yol haritası çizmek zorunda.
Özfatura‘nın üzüldüğü başka konular da var.

Yazının Devamı