Sahte ürünler cenneti Türkiye

26 Nisan 2018

Türkiye’nin, taklit ve sahte ürünlerde Çin’den sonra dünyada ikinci sırada olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorsanız nasıl olduğunu size anlatayım.

Sadece gümrüklerden elde edilen verilere göre; illegal ticaretin boyutu dünyada 461 milyar dolara dayanmış. Üretilen ve sadece ülke içinde satılan taklit-sahte-kaçak mallarla birlikte büyüklük 2 milyar dolara ulaşmış durumda. Ayrıca, pazar her yıl yüzde 16 oranında büyüyor.

Türkiye’de bu illegal yapılanmanın parasal karşılığı 20 milyar doları aşıyor, devlet bu kanunsuz işlerden 7,2 milyar dolar vergi kaybı yaşıyor. İşsizlik rakamlarının yüzde 10’un, genç işsizliğin de yüzde 20’nin üzerine çıktığı ülkede, taklit sektörü 90 bin kişinin de istihdam edilmesine engel oluyor.

Türkiye’de, aklınıza gelen her şeyin sahtesi üretiliyor. İşin ilginç yanı, tüketicilerin yüzde 58’inin bunları taklit olduğunu bile bile alması. Bu durumun ekonomiyle ilgisi bulunuyor. Örneğin dar gelirli insanlar, aynı markanın yazılı olduğu bir tişörtü, gerçeğinin 10 katı aşağıya alıyor. Taklit sektörü, ekonomik güçlükleri bu şekilde kendi lehine fırsata çeviriyor.

İş o kadar ileri gitmiş ki, sahte ürünler Türkiye’nin birçok ihtisas fuarında peynir-ekmek gibi satılıyor.

Sahte

Yazının Devamı

Kitlesel yok oluşa doğru

19 Nisan 2018

Geçen yıl kurak geçen ilkbahar ve yazın ardından ekim ayında başlayan yağışlar, mart ayına kadar devam etti.
Marttan itibaren özellikle Ege civarında yağışlar bıçak gibi kesildi.
Hatta, yaz aylarındaki gibi, bölgesel yağışlar egemen oldu. Hava tahmincileri yanıldılar, çünkü yağışlar nazlandı.
Hatırlayınız lütfen, eskiden İstanbul’a ilk kar yağdığında, bütün televizyonlar yolların durumunu ve insanların yaşamlarının nasıl felç olduğunu anlatırlardı.
Doğuda yollar kapanır, köyler ıssızlığa bürünürdü.
Kar, Türkiye’nin birçok bölgesinin su deposuydu ve eridiğinde de o bölgenin su gereksinimini karşılardı.
Bu yıl marttan sonra batıya ne doğru dürüst yağmur ne de doğuya doğru dürüst kar yağdı.

Yazının Devamı

Büyüme insanları etkilemedi

12 Nisan 2018

Mustafa Sönmez’in Al Monitor’da 2 Nisan’da kaleme aldığı bir yazıda bildirdiği gibi, Türkiye her ne kadar 2017 yılında yüzde 7.4’lük büyüme performansı ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üye ülkeler arasında ikinci sıraya oturmuşsa da dolar bazında bakıldığında aslında büyümeden ziyade küçüldü.

Büyümeden daha çok, büyümenin niteliği önemli.

Şayet büyüme ihracat-yatırımlar ile sağlanıyorsa olumlu, kamu harcamaları-ithalat-özel tüketimle sağlanıyorsa hormonlu oluyor.

2017 yılındaki büyüme kaynaklarına bakıldığında; kredi garanti fonu-tüketici harcamaları-altyapı yatırımları-teşvikler ve vergi indirimleri dikkati çekiyor.

Yani daha çok hormonlu bir büyüme söz konusu.

Diğer yandan 2016 yılında 863 milyar dolar olan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), 2017’de 851 milyar dolara, kişi başına düşen milli gelir de 10 bin 883 dolardan 10 bin 597 dolara gerilemiş.

Yüksek büyüme rakamlarına rağmen, ‘orta gelir tuzağı’ bitmedi ve kişiler bütçelerinde bunu hissetmediler.

Bunların yanı sıra ekonomideki diğer bir gerçek de “cari açığın” yüzde 5.5 gibi oldukça yüksek seviyelerde seyrederken, tasarruf oranının da yerlerde sürünüyor olması.

Yazının Devamı

Süte bir, yeme ve ürüne iki misli zam

5 Nisan 2018

Büyükbaş hayvanların beslenmesinde kullanılan yem hammaddesiyle kesif yem katkı maddelerinin fiyatlarına ton başına ilk üç aylık (28 Mart) dönemde yüzde 5 ile yüzde 56 oranlarında zam yapıldı.

Hammadde ve katkı maddelerin yurt dışından dolar bazlı olarak ithal edildiğini düşündüğümüzde “bu süreçte dolar acaba yüzde kaç arttı” diye düşündüm.

O zaman şunu mu anlıyoruz?

Normalde ithal yem ve yem katkı maddeleri dolar bazında en çok yüzde 6 oranında artması gerekirken, artış oranı sadece 3 haydi bilemedin 4 üründe kura uyumlu olarak yükselmiş.

Diğer ürünlerde ise fahiş bir artışın söz konusu olduğu anlaşılıyor.

Gelelim çiğ süt fiyatına.

Ulusal Süt Konseyi (USK) çiğ süt referans fiyatını Şubat ayından geçerli olmak üzere 1 lira 53 kuruş olarak açıkladı.

Aralık ayında 1 lira 40 kuruş olan süt için fiyat böylece yüzde 9.3 arttırılmış oldu.

Yazının Devamı

Hayvancılığın yapısal sorunları

29 Mart 2018

Türkiye’de halihazırda 80 milyon olan nüfusun 2023’te 85, 2050’de 93 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Şayet nüfus artışı bu şekilde devam edecek olursa, 30 sene sonra dünyada şu andakinin yüzde 70’i oranında daha fazla gıdaya gereksinim duyulacak ve bu da fiyatları yüzde 30 oranında artıracak.
Bu durumda Türkiye’nin kendi kültürüne, kendi coğrafyasına uygun bir tarımsal modele gereksinimi bulunuyor.
Halbuki bugün Türkiye tarımı büyük sorunlarla boğuşuyor.
Örneğin bitkisel üretimdeki ilaç, tohum, gübre, enerji, hayvansal üretimdeki yem katkı maddeleri, ilaç maliyetlerinin çok yüksek olduğu görülüyor.
Hayvancılığa gelirsek...
Türkiye’de kaba yem maliyetlerinin aşağılara çekilmesi; mera alanlarının ıslah edilmesi, yem katkı maddelerinin üretilmesi, alternatif yem kaynaklarının devreye sokulması ile mümkün olacak.

Yazının Devamı

Fruktoz şurubu tehlike saçıyor

22 Mart 2018

Sağlık Bakanlığı “Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) Sağlığa Etkileri” Hakkında Bilim Kurulu Raporu hazırlayarak geçen hafta bunu bir basın duyurusu şeklinde kamuoyu ile paylaştı.
Basın duyurusunda net ifadeler yerine “gözlemlenmektedir, ileri sürülmektedir, bu konuda çalışmalar bulunmaktadır” gibi ifadeler kullanılmasına karşın, aslında ne söylemek istedikleri konunun uzmanları tarafından net bir şekilde anlaşıldı.
Ancak önemli olan, uzmanlar dışındaki büyük tüketici yığınlarının bunu anlaması.
Bu cenahta da ne kadar anlaşıldığı konusunda kuşkularım bulunmasına karşın, basın duyurusunun yine de olumlu olduğunu düşünüyorum.

***

Bu yazıyı da konuyu daha anlaşılır kılmak için yazıyorum.
Biliyorsunuz gıdalarda NBŞ şurubu kullanımı meselesi, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararı ile birlikte tekrardan gündeme geldi.

Yazının Devamı

Süt ürünlerinde yasak bitkisel yağlar

15 Mart 2018

Gıdanın diğer sektörlerinde olduğu gibi, süt ürünleri sektöründe de taklit veya tağşişe başvurarak, düşük maliyetle üretim yapan işletmelerin var olduğunu biliyoruz.

Benzetilerek yapılmış gıdalara “taklit”, içerisine yasak olan bir maddenin katıldığı gıdalara da “tağşiş” gıdalar deniyor.

Bunlara örnek verecek olursak...

Geçenlerde televizyonlarda da izledik.

Küflenmiş ve bayatlamış peynirler, önce sıcaklık ve eritme tuzları yardımıyla eritilip hamur haline getiriliyor.

Ardından üzerine bir miktar da bitkisel yağ katmak suretiyle tekrar peynire dönüştürülüyor.

Bu karışım da piyasada krem, eritme kaşar, eritme tulum peyniri olarak satılıyor.

***

Yazının Devamı

Tarımda kadın var ama hak yok!

8 Mart 2018

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; Türkiye’de tarımda çalışan yaklaşık 5 milyon kişinin yüzde 46’sını yani 2 milyon 350 bin kişisini kadınlar oluşturuyorlar.

İşgücüne katılan her 6 erkekten birisi tarımda çalışırken, bu oran kadınlar arasında neredeyse yarı yarıya.

Her gün, erkeklerden çok daha fazla, 16-17 saat evdeki işlerinin yanı sıra tarlada, bahçede, bağda, ahırda, ağılda çalışıyorlar.

Kadınlar böylelikle Türkiye’deki tarımsal üretimin yüzde 50’den fazlasını gerçekleştiriyorlar.

Fiili olarak tarımın vazgeçilmez aktörleri konumunda iken sahada sadece cisimleri bulunuyor, hakları ise bulunmuyor.

***

Temel veriler ne yazık ki bu durumu doğruluyor.

Çünkü tarımda kadınların yüzde 95’inden fazlasını kayıtdışı çalıştırılıyorlar ve yüzde 93.8’inin de herhangi bir sosyal güvenlik sisteminde kaydı bulunmuyor.

Yazının Devamı