Ferhan İstanbullu

Sizi bilmem ama ben kendi adıma motoru hafiften yakmaya başladığım şu günlerde tatilden, uykudan evvel gevşemeye ihtiyaç duyuyorum. Neyse ki spor denen hadise icat edilmiş, tabii yapmaya vakit bulabiliyorsanız! En basitinden yürüyüş denen mucizenin tadını çıkarmak da yeter. Kimisi ağır spor yapınca kendini daha iyi hissediyor, benim gibilerse fazla itiş kakışlı sporlardan an itibarıyla artık pek de tat almıyor. Benzer düşüncede olanların ilgileneceği bir festival yapılacak İstanbul’da. Hayatını daha sağlıklı kılmak için ciddi mesai harcayanların, gerekirse bir gün işten izin alıp tüm gün katılacaklarını düşündüğüm bir etkinlik bu. MindBody Festival İstanbul’un bu ikincisi olacak ve koordine eden Stephanie Sayegh, aynı zamanda MAC gym’lerden iyi tanıdığımız bir isim; bu sene Wellness Day adlı bir girişim de yapıyorlarmış. İyi yaşama adanmış bir gün... Günlük stresin yorduğu bedenler için kulağa ne hoş gelen bir mola! Etkinlik sponsorunun Richmond Nua gibi hafta sonu kafa dinlemek, SPA keyfi yapmak için kaçılan adreslerinin en meşhurlarından biri olması da manalı. Şahsen 3 günümü dünya nimetlerinde uzak ama şehrin içinde, sessiz sakin geçirebilmeyi isterdim. Yoga da var, nefes

Haziran’ın 5’ine dek yolu Paris’e düşenler... Chanel markasını bir başka tutkuyla sevdiğini bildiğim, hali vakti yerinde olan Türk kadınları... Bu sergiyi görmeli misiniz yoksa görmemeli mi, aslında emin değilim...
Muhtemelen Gabriel Chanel’in her senaryodan daha ilginç olan hayatını, ilham kaynaklarını, dostlarını ve inanılmaz hırsının izlerini bulabileceğiniz bu sergi, markanın ürünlerine olan iştihanızı artıracak. Duyduğuma göre öyle bir yan etki durumu mevcutmuş, serginin ardından kadınlar kendilerini şehirde 500 tane filan olan mağazalardan birine
atıyormuş.
Hepsinin içinde elbette favorimiz, Matmazel Chanel’in de zamanını çokça geçirdiği Rue Cambon mağazası. Ama biz, Paris’e esas No.5’in neden bu denli bir fenomen olduğunu dinlemeye geldik. Nasıl olmasın ki? Marilyn Monroe bile yatağa girerken ‘sadece 5 damla Chanel. No.5’ sürdüğünü söylemiş; 80’lerde ününün zirvesindeki Andy Warhol’ün resmettiği popüler kültür ikonlarından biri No.5...
Coco Chanel’in bu parfümü üretme nedeni bile kadınların bu ürünü daha da istemesine yol açıyordur; ilk büyük aşkı Arthur ‘Boy’ Capel’in genç yaşta, bir trafik kazasında ölmesinin ardından, içindeki boşluğu yansıtmanın yollarını

Makul fiyata nefis bir pizza yemek için ve şehrin sürprizli köşelerinde harika tiyatro oyunları seyretmek için önerilerim var bugün

Tam 54 yıllık tiyatrocu... Tiyatroyu Türkiye’nin her köşesine götürmüş, memleketin en sevilen oyuncularından Genco Erkal’ın bizlere bir hediyesi var. Aile yadigarı, 18’inci yüzyıldan beri Eminönü’nde bulunan Ali Paşa Hanı’nı tiyatro sahnesine dönüştürmüş usta. Ali Paşa Hanı, sivri tuğla kemerlerin çevrelediği yamuk bir avlunun etrafında. İki katlı. Açılış içinse, tutkunu olduğu Nâzım Hikmet’in ölümünün 50’nci yıldönümü için uyarladığı yeni oyunu ‘Yaşamaya Dair-Bursa Cezaevi’nden Mektuplar’ı seçmiş. Genco Erkal’ın Tülay Günal’la sahnelediği oyun, bugünden
itibaren pazara kadar saat 21.00’de Ali Paşa Hanı’nda oynanacak. Artık tiyatroseverlerle böyle kişilikli bir mekânda buluşacak Genco Erkal’ı, hanın doğal dekorunda izlemenin keyfi bambaşka olacaktır diye tahmin ediyorum...

Sahiden çok lezzetli!
Test edip onayladığım, pizzalarına bayıldığım bir restorandan bahsetmek isterim bugün. İlk şubesini evlere servis yapmak üzere Ataköy’de açan Pizza Raffaela’nın en başından beri müşterisiyim. Ailemin Ataköy sakini olan kısmını ziyaret ettiğimde,

Kadınların fazla ilgilenmiyor havalarında, içten içe merakla takip ettiği; uğruna ekmeksiz, karbonhidratsız haftalar geçirdiklerini iyi bildiğimiz, mevsimin yeni ve şık kıyafetleri hakkında

Yağmura, soğuk havaya inat sandaletli ve beyazlara bürünmüş kadınların sayısının hızla arttığının farkındayız. Biz, yaz sezonu gardırobunun eksiklerini gidermeyi ocak ayında bitiren Avrupalı kadınlardan da değiliz. Mağazaların yenilenmiş yaz vitrinlerine tam manasıyla alıcı gözle bakmamız, yılın bu ayına tekabül eder... Birkaç başlık var; yeni mevsimin modasının köşelerini belli eden, her moda meraklısı kadının şu ya da bu şekilde gardırobuna sızmayı becereceğini tahmin ettiğim...

LAZER KESİM DERİLER

“Yaz, deri ve İstanbul sıcağı?” diyenler... Çoğunuzun 15 derece ısıda, buz gibi ortamlarda çalıştığı gerçeğiyle artık barışalım. Sabah girip akşam çıktığınız ofisin hem derli toplu görünen hem de en tarz sahibi kadını olmanın yolu, yaz derilerinden geçiyor. Lazer kesimle hazırlanan bu deriler incecik... Perfore kesimli eteklere, üste oturan ama ikinci deri gibi de vücuda sarmalayan deri bluzlara; kolsuz deri üst ve elbiselere bir şans verin. Aklıma Matrix’in seksi kahramanı Trinity’yi

CADDE’deki müzik yazılarından da tanıdığınız gazeteci Tolga Akyıldız, şimdi Açık Sahne’sinde konuklarını ağırlıyor. Daha önce fikir sahipliğini üstlendiği Popvirüs etkinlikleri hâlâ konuşulan Akyıldız, genç gruplara desteğini şimdi de Ghetto’da veriyor.

Tolga Akyıldız’ın yarın gece düzenleyeceği partide Gripin, Model, Ceza, Ayça Varlıer, Mavi, Sattas, Ayşe Saran, Ete Kurttekin, Özge Fışkın, Bora Duran, Cem Özkan, Bedük, Genç Osman gibi birçok ünlü müzisyen ve Majeste, Neslihan Engin, Papyon, Korkuluk, Son Feci Bisiklet gibi guplar, Açık Sahne’nin yakınlarında olacak. Cuma akşamını farklı sesler dinleyerek geçirmek, genç Türk gruplarını keşfetmek ilginizi çekiyorsa, 21.45’te Ghetto’nun önünde olun. Biletler 30 TL.

Cumartesi günü Tünel’de
Sokakta canlı dans gösterisi izlemek isteyenler, bu cumartesi; hazır hava da fazla sıcak değilken, Tünel Meydanı’na yolunu düşürsün. Üstelik gösteri bir değil, tam üç kez tekrar edecek... 12.00, 14.30 ve 17.30’da... Cumartesi meğer Avrupa Günü’ymiş, bu vesileyle izleyebileceğiniz Fransız grup ‘Moral Soul’ da sokak festivali ‘Avrupa’nın Ritmi’ çerçevesinde yapıyor gösterisini... 4 erkek dansçının vahşi, enerjik, epey hareketli koreografisi,

Jennifer Lopez gibi pırıl pırıl görünmenin sırları, plajda insanı hipnotize temin yolları hepsi bu satırlarda...

Dergicilik tecrübeme dayanarak söylüyorum; kozmetik ürünleri seven kadınların bu konuya ilgisi hiç tükenmiyor ve de her ürünü ‘yeni bir mucize’ diye karşılamaktan da hiçbir zaman geri kalmıyorlar. Ben de bu kadınlardan biriyim. Ucuz-pahalı, bunca ürün kullanmışlığıma rağmen ben de mucizelere inanmaya devam ediyorum. Konuya dair kinayeli üslubum da sizi yanıltmasın, bazı ürünler gerçekten de farkını cidden belli ediyor.
Orogold da son dönemlerdeki keşiflerimden biri. İçeriğinde 24 ayar altın var diye okuduğumda “Benim daima yorgun görünen cildime ne yapabilir?” diye düşünmeme rağmen elbette yine denemeden duramadım. Serumunun yüzümde tam tadında bir parlaklık yarattığını kesinlikle söyleyebilirim.

Gerçekten işe yarıyor
Orogold şimdi Anneler Günü için bir de kampanya yapıyormuş; Amerikan markasından iki ürün veya ürün seti alana yine 24 ayar altın parçacıklı vücut losyonu ‘Body Mist’ hediye ediliyormuş. Jennifer Lopez’in cidinin parlaklığını doğal zannedenlerin aklında bulunsun; Orogold ürünleri Harvey Nichols, Debenhams ve Brandroom’larda satılıyor.

Onu önce, halen V2K Designers için kreatif direktörlük yapan ablası Yaz’la birlikte tanıdık. Ortalık henüz pleksiglastan yapılan tasarımlarla, takılarla şimdi olduğu gibi dolup taşmamışken, iki kardeşin markası Yazbukey; modanın, sinemanın efsane karakterlerini aksesuar tasarımlarına taşıyor, biz de ilk görüşte onlara aşık oluyorduk. İkilinin gönülleri fethi sadece bizde değil, ikinci vatanları Paris’te de gerçekleşmişti. Dünyanın en beğenilen konsept mağazalarından Paris’teki Colette, o çok kıymetli vitrinini Yazbukey tasarımlarıyla kaç kez süsledi. Kardeşlerden Emel Kurhan, şimdi hayatını İstanbul’da sürdürüyor. İzlediği yolda da değişiklik var; artık “İlk göz ağrım” dediği çağdaş sanat üzerine yoğunlaştı çalışmaları. Bugün üçüncü kişisel sergisini de son dönemde adı en parlayan galerilerden artSümer’de açıyor. Serginin adı; minik köpeği Kumpir, kırmızı ruju ve yanı tıraşlı saçlarıyla kendi de bir film kahramanına benzeyen Kurhan’ı yansıtan bir seçim: ‘Fantastik’! Kurhan farklı malzemeleri bir araya getirip albenili görüntüler yarattığı sergisinde, gerçekliğin nerede başlayıp gerçekdışının nerede başladığını sorgulayacak. İşte size bu hafta sonu Karaköy’e gitmek için bir

Buna Louis Vuitton’un Noe çantası da dahil... Bir zamanlar tüm Bağdat Caddesi’nin ve Nişantaşı’nın saçları hep bakımlı, vakitleri hep bol kadınlarının arzu nesnesi olan Noe, bu sefer başka başka nefis renklerle karşımızda

Çanta konusunda dünya lideri olduğunu rakam bilerek değil içgüdülerime dayanarak söyleyeceğim Lous Vuitton’un Türkiye’de ilk mağazası açıldığı yıllarda bir hezeyan kaplamıştı şehrin kadınlarını. Herkes bu mağazadan bir parça; monogram deseni taşıyabilmek için bir neden istiyordu; en çok da hem kullanışlı hem monogram desenli hem de LV çantalar içinde nispeten hesaplı fiyata satılan Noe’yi... Üniversitede ve hatta kolejlerde okuyan kimi yeniyetmeler dahi okula Noe ile gelir de parmakla gösterilirdi. Ağızdan büzgülü modelin başka markaların koleksiyonlarında da karşılığı vardı. Ancak hiçbiri, bu çantanın o dönemki -itiraf edeyim bana göre bıkkınlık verecek kadar- popülerliğinin yanından geçemedi.
Yıllar sonra; son iki sezondur Fransız markası Celine’in ve Alexander Wang’in önderliğinde ağızdan büzgülü çantaların yeniden dönüşü gündemde. Louis Vuitton da neredeyse patentinin kendisine ait olduğu bu tasarımın moda oluşuna sessiz kalacak değil elbette... Noe