Erol Yaraş

İstanbul’da yaşayan iki fanatik İzmirli aylar önce yola çıktılar ve “Biz Şişli’de İzmir günleri düzenleyeceğiz” dediler.
Beyhan Türkkaynağı ve Aydan Abajoli İstanbul-İzmir arasında mekik dokudular ve burada kapı kapı dolaşarak destek ve ilgi aradılar.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül onlara ilçesinin kapılarını sonuna kadar açmıştı ve tek bir şey söylüyordu “İzmir için her şeyi yapmaya hazırım”. Ama Sarıgül bilmiyordu ki İzmirli kendisi için yapılanlara hazır değildi.
Kalbi İstanbul’da İzmir için çarpan Aydan ve Beyhan’a ilk destek Ali Kocatepe’den geldi karı koca Kocatepeler ellerinden geleni yaptılar. Yine İzmirli sanatçılar Gönül Yazar, Ege, Tuğba Özerk, Serap Yenice, Vedat Sakman, Soner Olgun, Belkıs Özener, Sinem-Didem Balık kardeşler beş kuruş almadan sahneye çıkarak en güzel şarkılarını Abdi İpekçi Caddesi’ni dolduranlara söylediler.
İki İzmir aşığı kafadar İstanbul’da tam destek bulmuşlardı ama akıllarında İzmir ve İzmirliler bu etkinliğe nasıl bakacak sorusu vardı.
Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan “Kimse size burada destek vermese de, ben tek başıma arkanızdayım demesi” onları ateşledi. Kapı kapı dolaşarak İzmir’in önde gelen firmalarını bu etkinliğe

Bana konuyu açan arkadaşım “Erol, Ertuğrul Günay yalnız turizmden sorumlu bakan mı? Yoksa Kültür Bakanlığı’da onun sorumluluğunda mı?” diye bir soru yöneltince şaşırdım.
İster istemez “Nasıl yani?” dedim. Arkadaşım devam etti “Biliyor musun son 6- 7 yıldır Kültür Bakanımız ve aynı zamanda İzmir Milletvekili olan Ertuğrul Günay bir kez bile İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin etkinliğini Elhamra’da izlemedi.”
Şaşkınlığım daha da artı. İddiayı biraz araştırınca doğruluğun ötesinde öğrendiklerim beni çok üzdü. Hani bir dokun bin işit derler ya İzmir Devlet Opera ve Balesi o durumda. Ertuğrul Günay’ın bir temsil izlememesinin dışında sanatçıların prova yaptıkları ve oyunlarını sergiledikleri mekanların fiziki koşullarına “berbat” kelimesi az bile kalır. Tarihi Elhamra binasına çok yazık oluyor.
Bu konuya girmeden, Bakanımızın İzmirli sanatçıların son yedi yılda Dünya ve Türkiye prömiyerini sahneledikleri hiçbir oyunu izlememesi oldukça dikkat çekiciydi.
Milletvekili seçildiği ilde kendi bakanlığına bağlı sanatçılar bale ve operada Dünya ve Türkiye prömiyeri yapıyorlar ve bakanları onları salona gelerek onurlandırmıyor, İzmir gibi bir şehirde oldukça düşündürücü bir tavır.
İzm

Siz ona İzmir Enternasyonal Fuarı ben ise “Aile Fuarı” diyorum.
Bundan yaklaşık 20 yıl önce bazı aklı evveller yolunda giden fuar için “panayır” dediler.
Yalnız panayır demekle kalmayıp “değişmeli bu konsept, dünyada bitti” buyurdular. O dönemin şaşkın kanaat önderleri, şunu göremediler; söyledikleri ve hedef gösterdikleri fuarlar ihtisas fuarlarıydı.

İzmir Fuarı konusunda dünyada tek ve çok özeldi. Ben her zaman İzmir fuarı için “Aile Fuarı” tanımlamasını yaptım. Çünkü gerçek anlamda bu fuar aileye hitap ediyordu. Güzelim fuara panayır tanımlaması yapanlar,değil önlerini görmek neye sahip olduklarının bilincinde olmayan tatlı su kanaat önderleri ve o günün yöneticileriydi.
Enternasyonal Fuarı’nın neden aile fuarı olduğunu anlatayım yıllar önce çok bilenlerin panayır dediği fuara evin babası “yarın fuara gidiyoruz” dediği zaman etrafı bir sevinç dalgası sarardı ve hemen ertesi gecenin pazarlıkları başlardı.

Baba “benim birkaç pavyon gezmem lazım, yeni makineler gelmiş onları göreceğim” sözlerinden sonra, çocuklar devreye girer ve lunaparkta hangi oyuncaklara bindirileceklerinin sözlerini alırlardı. Şıra ve makarna pazarlığının ardından son olarak da annenin istekleri

İzmir’in yıllardır tartıştığı bir konu vardır. Bu şehre gelen turist nerelerde ve nasıl vaktini geçirecek? Kaç gün sıkılmadan bu kentte kalacak? Sonra da bu sorulara tam bir cevap veremeyince, ‘İzmir’den zor turizm kenti olur’ diyerek hemen umutsuzluğa kapılırız.

Halbuki yıllardır tartışılan bir proje çok hızlı bir şekilde hayata geçirilse, İzmir’e gelen turist değil üç gün, bir haftasını bile bu şehre ayırır.

Proje; turistleri otobüslerle Kadifekale’ye çıkaracaksınız oradan kuş bakışı şehri seyredecekler ve kaleyi gezip İzmir’in 8 bin yıllık tarihini öğrenecekler. Sonra yamaçtan aşağıya doğru yürümeye başlayacaklar, Antik Roma Tiyatrosu’nda soluklanacak gurup, Agora’ya doğru ilerleyecek. Burası da gezildikten sonra ver elini tarihi Kemeraltı Çarşısı. Dünyanın en büyük açık hava çarşısını gezecek olan turistler, hem alış veriş yapacaklar, hem yemek yiyecekler hem de geceleri eğlenecekler. Yukarda yazdığım projenin iki ayağını yani Kadifekale ve Agora kısmını İzmir Büyükşehir Belediyesi hayata geçirmeye çalışıyor. Aziz Kocaoğlu’nun bu konuda çok az bir işi kaldı.

Ama Kemeraltı kısmı kanayan bir yara olarak ortada duruyor.

Turizmin ilk kuralı, müşteri memnuniyetidir. Yine her yılki turizm haftası kutlamalarından aklımda kalan en önemli slogan “yöremizden mutlu ayrılan her turist, bizim fahri tanıtım elçimizdir.”
Gördüğüm kadarıyla otelleri yönetenlerin bazıları bu kuralları ya hiç bilmiyorlar veya nasıl olsa yazın yok satıyoruz müşteri memnuniyetini boş ver diyorlar. Çünkü aşağıda anlatacağım olayın başka türlü bir izahı yok.
Geçen ay Ilıca Otel’de Demis Roussos’un başına gelenler acaba tesadüf müydü de, ben çalışanlara haksızlık etmiştim diye düşünmüştüm. Ama ünlü şarkıcıdan sonra yine bu otelde yaşanan üzücü olaylar benim ne kadar haklı olduğumu gösterdi. Demek ki öncekilerde tesadüf değil, bir yöneticinin tipik vurdumduymazlığıymış.

Bayramın birinci günü hiç tanımadığım bir numara cep telefonumdan ısrarla arayınca açma gereği duydum, karşımda neredeyse ağlamaklı bir kadın sesi; önce beni bayramda rahatsız ettiği için çok özür diledi ve isminin Anet olduğunu söyleyerek benimle paylaşmak istediği konuyu özetledi. Mail adresimi alarak avukatının bir çok yetkili kuruma gönderdiği şikayet mektubunun bir örneğini de bana atacağını ve mutlaka okumamı rica etti.
Çok geçmeden Avukat Doğukan

İzmir’e yapılması yılan hikayesine dönen stadın neden Örnekköy’e yapılamayacağını yukarıdaki fotoğraf çok güzel özetliyor. Üç tane futbol magandası rakip takımın taraftarını şehrin göbeğinde katletmek üzereler.
Yılardır televizyonda yaptığımız Haftalık programında ben ve arkadaşlarım İzmir’e UEFA standartlarında bir stat yapılacaksa yeri şimdiki Atatürk Stadı’nın alanı olmalı dedik. Dedik ama dinletemedik.
Bunu şunun için söyledik. Futbolda fanatizm gittikçe artıyor, holigan ve magandalar terör estiriyor. Örnekköy’deki statta Karşıyaka Futbol takımı dışındaki kulüpler maç yapamazlar top oynayamazlar.
Yapamazlar ve oynayamazlar kelimelerini bilerek yazıyorum. “Oynanması veya yapılması zor” gibi kelimelerle konuyu kıvırmıyorum. Kesin ve net söylüyorum.
İzmir’i yöneten hangi Vali veya Emniyet Müdürü “Ben güvenlik tedbirini tam olarak alırım, Örnekköy’de olay çıkartmam, maçlar rahat oynanır” derse o kişinin İzmir’i ve İzmirli fanatikleri ne kadar tanıdığının sorgulanmasını isterim.
Bu tıpkı şuna benzer Galatasaray’ın maçlarını Kadıköy’de oynaması. Hangi babayiğit böyle bir şeyi göze alabilir. O zaman İzmir’i yönetenlere sormak lazım “Göztepe maçlarını nasıl sağlıklı bir

Günlerdir hem mega müze ne oldu, hem de Bakan Ertuğrul Günay İzmir’den neden uzak durmayı tercih ediyor diye düşünüyordum. Haber Türk Egeli’den sevgili arkadaşım Durmuş Odabaşı konuyu gündeme getirdi. Belli oldu ki Mega Müze tartışması yeniden alevlenecek.
Odabaşı’na konuşan Kocaoğlu’nun, Ertuğrul Günay ile ilgili sert cümleleri bende başka bir çağrışım yaptı. Tüzük gereği bir daha milletvekili olamayacak iki İzmirli bakandan Binali Yıldırım’ın adı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile anılmaya başladığı bir dönemde Ertuğrul Günay da İzmir’den Büyükşehir’e adaylığı düşünülebilir. Öyle veya böyle aylardır yazıyorum İzmir’de yerel seçimler çok sert hatta kavgalı geçecek.
Şimdi biz bunları bir kenara koyalım İzmir’in gerçeklerine dönelim
Yıllardır İzmirliler olarak en önemli hedeflerimizden bir tanesi, İzmir’i marka kent yapmaktır. Bunun içinde yıllardır hem atanmışlar hem de seçilmişler devamlı demeçler verirler bizlerle projelerini paylaşırlar. Peki, bu konuda bir arpa boyu yol aldık mı? Bana göre aldığımız söylenemez.
Son beş yıldır EXPO’nun peşine takıldık koşturuyoruz. Nerdeyse tüm hayallerimizi bu organizasyona bağladık 2015 olmadı inşallah 2020 kısmet olur.

İzmir Ticaret Odası meclis üyeleri bu günlerde tek bir konuyu kendi aralarında konuşuyor ve sonucunun ne olacağını merakla tartışıyorlar; 20 Ağustos’ta mahkemeden nasıl bir karar çıkacak?
20 Ağustos’ta 9. Asliye Hukuk Mahkemesi belki de İzmir’de birçok taşı yerinden oynatacak bir karar alacak. İşte bu karar öyle veya böyle İTO Meclisi’ni ve yönetim kurulunu çok derinden etkileyecek.
Sizi fazla merakta bırakmayayım 9.Asliye Hukuk Mahkemesi İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ve yönetimi için çok o tarihte hayati bir karar verecek, ya başkan ve ekibini yönetimden düşürecek veya yolunuza devam edin diyecek. Şimdi bu noktaya nasıl gelindi ona bir bakalım.
Yönetim Kurul Üyeliği “Temsil ve ilzam yetkisi bitti” denilerek aylar önce haksız yere düşürüldüğünü belirten Fatih Dalan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na yazı yazarak durumunu sorar ve aldığı olumlu yanıtla yani “yönetimden düşmediniz” cevabıyla İTO Yönetim Kurulu’na tekrar dönmek ister. Ancak Ekrem Demirtaş buna izin vermez.
Dalan’ın pes etmeye niyeti yoktur. Bakanlıktan sonra Ticaret Mahkemesi’nden göreve dönmesi için olumlu bir karar çıkar. Ekrem Demirtaş bu karara da uymaz ve taraflar karakolluk olurlar. Son