İsyanım artıya değil, eksiye

18 Ocak 2012

Manisa’da dondurucu bir soğukta, müthiş bir futbol akşamında, tribünlerin uzun süredir ilk kez dolduğu bir zamanda oyunun artı dakikalarının artısı oynanıyordu.
90’nın artı birinde Isaac solda yattı, kalkmadı. 90’nın artı 2’sinde oyuna Ferhat girdi. Artı 3’te sağda Yiğit yattı, kalkmadı. Ve 90’ın artı 5’inde, gol atması mucizelere kalan Fener, o mcizeyi gerçekleştirdi.
Hem de son yatan Yiğit’in kafasıyla...
Tabelaya göre sadece artı 3 oynanacaktı ama bizimkiler yan gelip yattıkça, maç uzadı. Manisaspor için ne söyleyebilirim ki... Orta sahada Murat Erdoğan yok, Nizamettin yok, Mehmet Güven yok...
Ortanın ortasında Yiğit ve Bekir’in canı çıktı. İleri de ise muhteşem dörtlü... Simpson, Kahe, Isaac, Ahmet İlhan...
Böyle bir forvet, Fenerbahçe’de bile yok. Fener’in kulübesinde golcü yok. Manisa kulübesinde Makukula var.
Herkes artının artısına takıldı. Bir de şunlara baksak... 83’e kadar Kahe topu bir şekilde tutuyor. Hocam sen bu oyuncuyu kenara alıyorsun. Yoruldu dersen, haklısın.

Yazının Devamı

Milli Eğitim

17 Ocak 2012

Yolda, pazarda, çarşıda ya da trafikte bir münasebetsiz mutlaka karşınıza çıkmıştır.
Kaldırımda yürürken omzunuza ani bir darbe alırsınız ve bu darbeyi vuran arkadaş bir özür bile dilemeden yoluna devam eder.
Trafikte bir kural tanımaz, hayatınızı tehlikeye atar, yüreğinizi kaldırır.
Yeni yetmeler kaldırımlarda yüksek sesle konuşur, ağza alınmayacak küfürler kızın erkeğin ağzında havada uçuşur ve siz de sessizce seyreder, yolunuza devam edersiniz.
Ya da okulun kapısına kadar öğrencilerimiz sigarasını içer ve bu görüntü karşısında bakakalırsınız.Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabilirim.
Bunların sonunda da mutlaka şunu düşünürsünüz, ‘Her işin başı önce eğitim’ ya da Cem Yılmaz’ın sloganıyla ‘Eğitim şart’ dersiniz.Eğitim önemli... Bir ülkenin geleceği iyi eğitime bağlı.Bu yüzden de veliler daha anasınıfında çocukları için iyi bir öğretmen seçme yarışına girer.
Araya bağış adı altına ödemeler yapılır. Neden?Çünkü çocuğunun iyi bir eğitim almasını isteriz de ondan.Peki iyi bir eğitim nasıl olmalı?

Yazının Devamı

Kemal Özdeş’e açık mektup

14 Ocak 2012

Kemal Özdeş hocam. Biz gazeteciler zaman zaman “Açık mektup” başlığı adı altında döktürürüz. Bu yazı da öyle.
Hocam, son 7 haftadır işler iyi gitmiyor. Şöyle bir dalgalandın ve duruldun.
Oynanan futbol keyif vermiyor. Homurdanmalar başladı. Ne zorluklar içinde olduğunu çok iyi bilenlerdenim. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle transfer yapamadın.
Hocam, bir takımın hedefi olmalı. Ama şu Play Off işini diline çok doladın.
Bence bu şartlarda bu takımın ligde kalması zaten büyük başarı... Hele Play Off’a girerse tadından yenmez. Hedef ve beklenti, ligde kalmak olmalı.
Hocam, futbolun adaleti yok. Futbolun şakası da yok.
İkinci yarıda işler kesat. Kupada Bugsaş yenilgisiyle elenmek, tuz biber oldu.

Yazının Devamı

Fatma ablanın suçu ne?

10 Ocak 2012

Geçen hafta içinde telefonum çaldı. Karşıdaki ses Muhittin ağabeyin (Akbel) sesi...
‘Evlat Manisa çalkalanıyor, sen bize yeni yıl yazıyorsun’ dedi. Biraz sitem vardı seste...
Haklı bir sitem elbette...
Hoş ülke çalkalanıyor ama... Bize Manisa kısmını yazmak düşüyor.
O yüzden Genelkurmay eski başkanının tutuklanma olayını büyüklere, İzmir Belediyesi’nde yaşananları ağabeylerimize bırakıp, Manisa Belediyesi’nde neler oluyor, onu da ben yazayım.
Kaçıranlar için kısa özet yapmak gerekirse, Manisa’da 2 MHP’li üye partilerinden istifa edince, Meclis’te çoğunluk muhalefete geçti. Önce Fatma Tunçkan istifa etti, ardından Ömer Bingöl...
Meclis aritmetiğinde son durum şöyle:

Yazının Devamı

Yeni bir yıl yeni bir umuttur

3 Ocak 2012

Günler geçiyor, yılları deviriyoruz. Biz orta yaşlılar için hayat su misali...
Yeni yılın ilk yazısı da ister istemez yeni yılla ilgili oluyor. Koca bir yıl, onlarca sorunu yazdık. Binlerce sıkıntıyı dile getirdik. Birçok kişiye yazdıklarımızla dokundurduk, belki de birçok işi yazılarımız sayesinde çözdük.
Sonuçta yazıyoruz. Okuyan olursa, sesimizi duyan olursa çözümü de beraberinde getiriyoruz.Yeni yılın son gününde yazdım. Yeni yıl benim için erken bitti diye... Duygu yüklü, mutlulukların yüzlere yansıdığı, müthiş keyifli bir partiyle bir hafta öncesinde Manisa Sevgi Evleri’nde 2012’ye merhaba demiştim.
Sonrasında 31 Aralık 2011 gecesinde nasıl bir ruh halinde olacağımı ben bile merak etmiştim.
Bütün eller havada
Yeni yıla İzmir’de girdim. İzmir Ticaret Odası Lokali’nde, Tüccarlar Kulübü’ndeydim.
Gecenin organizasyonu bana aitti. Yani sorumluluğu alarak büyük bir yükün altına girdik.Çünkü gece iyi olursa işletmeden bilinmesi, kötü olursa faturanın bendenize kesilmesi muhtemeldi.

Yazının Devamı

Sevgi Evleri

31 Aralık 2011

Özel günler bende hep sıkıntı yaratmıştır. Bünyem bir türlü kaldırmıyor. “Böyle günlerde ne yapıyorsun?” derseniz, herkes gibi ben de katılıyorum kutlamalara...
Kutluyorum ama... Aması bende kalıyor. Önümüzde stres dolu bir yılbaşı, ardından sevgililer günü var.
Günü belli olan, aylar öncesi herkese pompalanıp kutlanmasını istenen, bizleri alışveriş çılgını yapan günler bunlar...
Yılbaşı, biraz istisna sayılabilir. Kabul ediyorum. Ama yılbaşında bile hediye alıp vermek, kutlama yapmak, bana keyif vermiyor.
Belki yanlış yapıyorum ama bu benim düşüncem.
“Senin için özel gün ya da mutlu olduğun gün nasıl olmalı?” sorusuna cevabım şudur:
“Hiçbir özelliği olmayan, bayram değil seyran değil bir günde bana yapılan sürpriz, ya da hatırlanmak.”

Yazının Devamı

Manisalı zehir soluyor

20 Aralık 2011

Uzakdoğu yolculuğumu geçen hafta yazdım. Bu kez oradaki anılarımı anlatıp kimseyi sıkmaya niyetim yok.
Biraz laf salatası yapıp, asıl konuya dalacağım.
Uzakdoğu seferine çıkmaya karar verenlere ilk şunu diyorlar:
“Aman yanına yiyecek bir şeyler al, yoksa aç kalırsın.”
Bu uyarı bana da yapıldı. Biz de bir bavul dolusu yiyecekle yola çıktık.
Fakat Uzakdoğu’da aç falan kalınmadığını anlamakta gecikmedik. Cebinde para varsa, hiçbir yerde aç kalmazsın. Tamak tadınıza uygun bir yemek, mutlaka çıkıyor.
Beni en çok şaşırtan, Vietnam’daki motosiklet trafiğiydi.

Yazının Devamı

Vietnam ve Kamboçya

13 Aralık 2011

Uzakdoğu deyince, ticaret deyince akla gelen tek ülke Çin...
Ülkemizde evimize giren birçok ürünün arkasına bakın, ‘Made In China’ yazar...
İster kalitesiz, ister sağlıksız diyelim. Çin ürünleri, hayatımızın bir parçası oldu.
Sonuçta tüketici cebindeki paraya göre hareket ediyor. O yüzden Çin malları öncelikle tercih ediliyor.
Çin mallarına sadece Türkiye’nin ilgi gösterdiğini düşünmeyin. Dünyanın her yerinde onların malları satılıyor. Dünyadaki bu arz ve talep, Çin mallarının ucuz üretimini de etkilemeye başladı. Artık Çin’de de maliyetler eskisi gibi düşük değil. Böyle olunca da Çin’in cazibesi eskisi gibi değil.
Bu yüzden de işadamları yeni arayışlar, yeni pazarlar peşinde.
Şimdi uzakdoğuda parlayan yeni ülkeler var. Vietnam ve Kamboçya bu ülkelerden ikisi.

Yazının Devamı