Fahri doktor Fazıl Say

26 Haziran 2008

Geçen perşembe Boğaziçi Üniversitesi kampusündeki saat kuleli Albert Long Hall binasında Fazıl Say üçüncü kez fahri doktor oldu. Ertesi günlerde Milliyet’teki köşesinde Meral Tamer tatlı tatlı anlatmıştı o akşamı. Hatta Fazıl Say’a cübbesini giydiren,  üniversitenin rektör seçimlerinde birbirine rakip olan iki profesörü ve dünya görüşlerini de. 
Konserde Fazıl Say’ın annesi, babası ve kızı Kumru da vardı. Kumru, kendi demesiyle 8, babasının demesiyle 7 yaşında olmuş. Kendisine güveni olan bir kız. ‘Televizyona çıkmak ister misin?’ diye sordum, hiç nazlanmadan geldi. Sorularıma da rahat cevap verdi. Büyüyünce veteriner olmak istiyormuş.
Hayvanları ve en çok da köpekleri seviyormuş. Piyano çalmasını da seviyormuş ama öyle uzun boylu konser dinlemeye de sabrı  yokmuş. Babasının bir arkadaşından piyano dersi alıyormuş. 
Mini konserin tadı damağımızda kaldı 
Fazıl Say Albert Long Hall’da sahneye çıkıp cübbesini ve fahri doktora belgesini almadan

Yazının Devamı

2009 Fransa’da Türkiye mevsimi olacak

19 Haziran 2008

Salı günkü Milliyet’te Yasemin Bay’ın yazısını okuduysanız, Fransa’da Türk Mevsimi hakkında bilgi edinmişsinizdir.  1 Temmuz 2009-31 Mart 2010 tarihleri arasında dokuz ay boyunca Fransa’nın Paris, Bordo, Lyon, Marsilya, Tulus, Strasburg kentlerinde Türkiye’nin modern yüzünü gösterecek müzik, sahne sanatları, güncel sanat, sinema, tiyatro, dans, gastronomi, spor, eğitim programları yapılacak. Bu programların, yani Türkiye’nin Fransa’daki varlığının sergiler kapandıktan sonra da devam etmesi amaçlanıyor. Paris’teki sergi için “Turquie et merveilles” başlığı yeni bulunmuş.
Bu sözcük ağızdan çıkınca şöyle anlaşılabiliyor: Türkiye harika; Türkiye’nin harikaları; Türkiye kendine hayran bırakıyor”... Bütün logolar buna göre yapılacak. “Fransa’da Türk Mevsimi”nin Türk Başkanı Emekli Büyükelçi Necati Utkan, eski Roma Büyükelçimiz. Fransa tarafının başkanı ise Henri de Castries. Genç ve yakışıklı Castries, Axa Sigorta

Yazının Devamı

Kuledibi canlı

12 Haziran 2008

Galata Kuledibi’nde açık hava etkinlikleri bitmiyor. Galata Moda için bir kez meydana tahta pavyonlar yapılmışken hemen ardından aynı yere Galata Tasarım’ı da kurdular. Açılışta rastladığım Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Kuledibi’nde bu etkinliğin son olduğunu, çünkü daracık, inişli yokuşlu yolların tıkandığını, Galata’da oturanlara sıkıntı yarattığını söyledi. Artık Taksim Gezi Parkı’nda sürecekmiş bu tür sokak festivalleri.
Galata Tasarım’da çok hoş şeyler bir araya gelmişti. Kendisi de kağıttan objeler tasarlayan Devran Mursaloğlu belediye ile birlikte düzenlemiş etkinliği. Aralarında modern takılarıyla Sabrina Fresco, Gaultiervari deri büstiyerleriyle Nahide Büyükkaymakçı, giysileriyle Suzan Toplusoy, yemek tasarımlarıyla Dilara Erbay, keçe şalları, giysileri ve çantalarıyla Öykü Thurston gibi isimler de vardı.
İlginç bir stand daha dikkatimi çekti; chichiqueen.com. Evet internetten satış yapan bir işyeri bu. Gazeteci Zafer Mutlu’nun kızı Güneş Mutlu Mavituncalılar isimli gencecik bir

Yazının Devamı

Afrodisias Müzesi’ne Sevgi Gönül Salonu

5 Haziran 2008

Koca bir uçak dolusu yolcu Denizli’ye hareket etti, Yapı Kredi Bankası’nın THY’den kiraladığı özel bir uçak. Kimler yoktu ki bu uçakta. Vehbi Koç’un büyük kızı Semahat Arsel, Belma Simavi, Koç’un CEO’su Bülent Bulgurlu ve eşi Vera Bulgurlu, ev sahibi YKB CEO’su Tayfun Beyazıt ve eşi Suzan Beyazıt, Ayşe ve Selahattin Beyazıt, Avea’dan ayrılan ama Türkiye’den ayrılmayan Giuseppe Farina, Ender Mermerci, Cemre ve Mehmet Ali Birand, Nuri Çolakoğlu, İlhan Nebioğlu, Vural ve Meral Gökçaylı, Monik Bernadete, Linda Kuyumcuyan... daha adı şu anda aklıma gelmeyen kimler kimler...Diyorum ya, bir uçak dolusu.
Denizli’de işimiz ne? Orada kalmayacağız ki, alanda bizi bekleyen 5-6 otobüs ve bir o kadar da minibüse binip Geyre’ye gideceğiz. Aydın’ın bir beldesine. Çünkü orada Yunan ve Roma dönemlerine ait Afrodisias Antik Kenti var. Çeyrek yüzyıl önce, Prof. Kenan Erim’in sağlığında yaptığı arkeolojik kazılarda çıkarılan heykeller artık depolardan çıkarılıp yeni bir

Yazının Devamı

Kars’taydım

29 Mayıs 2008

Garanti Bankası 2002 yılından beri Dünya Gazetesi ve Osman Arolat’la işbirliği yaparak Anadolu Sohbetleri düzenliyor. Bu sohbetlerde Banka’nın üst düzey yöneticileri, yerel halkla sohbetler yapıyor, KOBİ’lerle tanışıyor, ekonomistler, turizmciler, gazeteciler konuşmalar yapıyor yerli halka  ülkenin batısından bir rüzgar ve bilgi akışı estiriyor, o ilin nabzını tutmuş oluyor. Bugüne kadar 40 ilde 17bin KOBİ’yle tanışmışlar. Geçen hafta bu sohbetler için Kars’taydık. Orhan Pamuk’a Nobel’i kazandıran kitaplarından olan KAR’ı okudunuz mu? Eğer günün birinde Kars’a yolunuz düşerse gitmeden okumaya çalışın. Kars’a daha bir romantik bakıyorsunuz.  Kar’da Ka takma isimli şair yerel seçimleri ve genç kız intiharlarını izlemeye gider.  Karlar altındaki Kars, eski aşkı, eski aşkının kız kardeşi, dinciler, solcular, hepsi birbirine girer. 
Kars gerçekten de yılın 6-7ayını karlar altında geçiriyormuş. Biz gittiğimizde hava pırıl pırıldı. Kars, Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu tarafından geri

Yazının Devamı

Berlin Filarmoni yanmadan önce

22 Mayıs 2008


Berlin Filarmoni’de yangın çıktığını duyunca içimde bir şeyler koptu. Sadece birkaç gün önce orada, Oda Müziği Salonu’nda erhu dünyasının Paganini’si diye adlandırılan Xu Ke’yi (Zu Ke okunuyor) dinliyorduk. Garanti Bankası Bergama Müzesi’nin İslam Eserleri bölümündeki Turkish Delight sergisinin sponsoruydu, açılışa gitmiştik.
Berlin Filarmoni 1963’de Berlin Duvarı’nın batı tarafında Tiergarten semtinde  Hans Sharoun tarafından yapılmış 2200 kişiyi oturtabilen bir konser salonları binası. Yeryüzünün en iyi akustiğine sahipmiş. İçersinde bir de Müzik Enstrümanları Müzesi var.  Xu Ke 1960 doğumlu bir Çinli erhu virtüözü. Erhu da Çinlilerin iki telli çalgısı.
 Acaba bizim erhu dinlediğimiz salona birşey olmuş mudur? 360 derece yuvarlak,  anfi şeklinde bir salondu. Oturduğunuz koltuktan hem oturan izleyicilerin hem de orkestranın hepsini görebiliyordunuz.  Binanın damını tamir ederken yangın çıktı.  Salı öğleden sonra. Allahtan çabuk

Yazının Devamı

21 yaşından küçükler Maeght’in açtığı sergiye giremez

8 Mayıs 2008

Çocuksu ve eğlenceli bir anlatımla, kara kalın çizgilerle kadınları, kuşları, kertenkeleleri resimleyen ve kendisini Paris’te “Gerçeküstücü” grubun tam da ortasında buluveren İspanyol ressam Joan Miro’nun resimleri, baskıları, seramikleri ve heykelleri  Pera Müzesi’nde. Serginin küratörü Yoyo Maeght, Maeght ailesinin üçüncü kuşağı genç bir kadın. Güney Fransa sahillerinde dolaşırsanız St. Paul de Vance’ı , tepelere tırmanırsanız Maeght Müzesi’ni kaçırmanız imkânsız. 
Maeght Fransa’nın çağdaş sanat konusunda ilk özel vakfı. Maeght Müzesi’nin kurucusu Aimè Maeght’in torunu Yoyo. Paris’te Louvre’un tam karşısında bir galerisi var.
Pera’da, Miro sergisinin açılışında Yoyo ile tanıştım, bana dedesi  Aimè Maeght’in nasıl galerici, müzeci ve koleksiyoncu olduğunu anlattı:  Aimè (Emi okunuyor) 1. Dünya Savaşı’nda annesini ve babasını kaybetmiş.  O sırada 10 yaşındaymış. Kendisinden küçük bir

Yazının Devamı

İhap Hulusi 110. yaş gününü vapurda kutluyor

1 Mayıs 2008

Kadıköy -Beşiktaş arasını denizden yapıyorsanız şanslısınız, çünkü;  a) Trafikte  değilsiniz, ömrünüz kısalmıyor, b) Bir sanat galerisinde yolculuk yapacaksınız...
Tek yapacağınız  çeyrek kala veya çeyrek geçe seferlerinde Ahmet Hulusi Yıldırım Şehir Hatları Vapuru’nu yakalamak.  İhap Hulusi’nin 110. yaşgünü dolayısıyla afişleri sergileniyor bu vapurda.
Türkiye’nin ilk afiş sanatçısı olan İhap Hulusi’nin adını duymayan yoktur. Çünkü onun 1934 yılında yaptığı Klüp Rakısı etiketi hâlâ kullanılıyor. Bir de tabii Atatürk’ün isteği üzerine 1932’de Latin harflerini kullanarak basılan ilk Alfabe’nin kapağı da ona ait. İhap Hulusi, 1898’de Kahire’de doğmuş, ilk ve orta öğrenimini oradaki İngiliz okullarında tamamlamış. 1920’de Almanya’ya resim öğrenmeye gitmiş, beş yıl sonra Türkiye’ye dönmüş. 1029’da İstanbul’da kendi işini kurmuş ve o dönemde Kızılay, Yeşilay, Türk Hava Kurumu, Zirai Donatım Kurumu gibi bugün

Yazının Devamı